23 Aralık 2010 Perşembe

Yeni Yıl İçin Bir Kart da Tutuklu Gazeteci ve Yazarlara Gönderelim

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Türkiye’de 8’i Yazı İşleri Müdürü 39 Gazeteci ve Yazar 2011 Yılını Cezaevlerinde Karşılıyor...
* Yeni Yıl İçin Bir Kart da Tutuklu Gazeteci ve Yazarlara Gönderelim...

Türkiye’de ve Dünyada çok sayıda gazeteci ve yazar, 2011 yılını cezaevlerinde karşılıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak, coğrafyamızda ve dünyada tutuklu bulunan tüm gazeteci ve yazarların, aileleri ve yakınlarının, düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğüne, insan haklarına gönül verenlerin yeni yılını kutluyoruz. Tutuklu gazeteci ve yazarların bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz...
Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 39 gazeteci ve yazara, yeni yıl kartı göndererek dayanışma içerisinde bulunabiliriz.
Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlar, Toplumla Mücadele Yasası adı verilen Terörle Mücadele Yasası’na (TMY) muhalefetten, eski Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin (DGM) yerini alan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanıyor.

TMY İptal Edilsin!
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Kaldırılsın!
Tutuklu Gazetecilere Özgürlük!

Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü
23 Aralık 2010

YENİ YIL KARTI İÇİN GAZETECİ VE YAZARLARIN ADRESLERİ
1- Abdulcabbar Karadağ, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
2- Ahmet Birsin, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
3- Ali Buluş, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
4- Ali Çat, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
5- Ali Konar, Malatya E Tipi Cezaevi
6- Baha Okar, Silivri L Tipi Cezaevi, B Blok
7- Barış Açıkel, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
8- Bayram Namaz, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
9- Bayram Parlak, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
10- Bedri Adanır, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
11- Behdin Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
12- Berivan Eker, Diyarbakır E Tipi Cezaevi
13- Dılşa Ercan, Adana Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
14- Dilek Keskin, Karataş Kadın Kapalı Cezaevi, ADANA
15- Emine Altınkaya, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi, ANKARA
16- Erdal Süsem, Edirne F Tipi Cezaevi
17- Erol Zavar, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
18- Faysal Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
19- Füsun Erdoğan, Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevi, KOCAELİ
20- Gurbet Çakar, Diyarbakır E Tipi Cezaevi
21- Hakan Soytemiz, Silivri L Tipi Cezaevi, B Blok
22- Hamdiye Çiftçi, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
23- Hasan Coşar, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
24- Hatice Duman, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
25- İbrahim Çiçek, Kandıra 2 Nolu L Tipi Cezaevi, KOCAELİ
26- Kenan Karavil, Adana Kürkçüler Cezaevi
27- Mahmut Güleycan, Van F Tipi Cezaevi
28- Mehmet Karaaslan, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
29- Mehmet Yeşiltepe, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
30- Mustafa Gök, Sincan F Tipi Cezaevi, Ankara
31- Nevin Berktaş, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi
32- Nuri Yeşil, Malatya E Tipi Cezaevi
33- Ozan Kılınç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
34- Sedat Şenoğlu, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
35- Seyithan Akyüz, Adana Kürkçüler Cezaevi
36- Suzan Zengin, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi
37- Şahin Baydağı, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
38- Vedat Kurşun, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
39- Ziya Ulusoy, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/

1 Ekim 2010 Cuma

BÜLENT ARINÇ’IN KUYRUK ACISI: TUTUKLU GAZETECİLER

Necati ABAY, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü

BÜLENT ARINÇ’IN KUYRUK ACISI: TUTUKLU GAZETECİLER

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) düzenlediği geleneksel 'Babıali Şenliği'nin açılışında yaptığı konuşma, kuyruk acısının dışa vurumudur. Arınç, “Cezaevinde gazeteci sıfatı taşıyıp da terör örgütüne mensup olmak gibi suçlardan yatan var.” diyor. Bu jargon, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü karşıtı devletin, düzen muhalifi gazetecilere yönelik geleneksel devlet politikasıdır. Tutuklu gazeteciler gerçeği konusunda da Arınç, geleneksel devlet politikasına sıkı sıkıya sarılıyor. Arınç’ların devleti, hiçbir zaman düzen muhalifi gazetecileri gazeteci saymadı. En iyimser ifadeyle “militan gazeteci” olarak gördüler. Genellikle, düzen muhalifi gazetecileri, “terör örgütü” mensubu olmak iddiasıyla, asılsız suçlamalarla, komplolarla açtıkları davalarla susturmaya çalıştılar, çalışıyorlar. Bunu kasıtlı olarak yapıyorlar. Eğer düzen muhalifi tutuklu gazetecileri gazeteci sayarlarsa düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü konusundaki iki yüzlü tutumlarının açığa çıkmasından korkuyorlar. Arınç’ı sıkıştıran faktör, başta Tutuklu Gazetecilerle Daşanışma Platformu (TGDP) olmak üzere Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi, hatta Basın Konseyi gibi basın kuruluşlarının Türkiye’de tutuklu gazeteciler gerçeğine dikkat çekmeleridir. Türkiye’deki tutuklu gazeteciler gerçeğinin Avrupa ve Dünya kamuoyu nezdinde genel kabul görmesi Arınç’ları sıkıntıya sokuyor. Devleti sıkıntıya sokuyor.
Arınç, yaptığı sözkonusu konuşmasında “Ama sıfat olarak gazeteci sıfatı taşıyıp cezaevinde yatanların birkaç yüz olduğunu söylemeliyim.” diyor. Bu doğru değil. Arınç rakamları abartarak, tutuklu gazeteciler gerçeğinin inandırıcılığını yok etmek istiyor. Türkiye’de birkaç yüz tutuklu gazeteci değil, (Umarız bu sayıya ulaşılmaz) 40 tutuklu gazeteci bulunuyor. Bu gazetecilerin 9’u düzen muhalifi gazetelerin sahibi ve yazı işleri müdürüdür. Yine çarpıcı bir gerçek şu ki, 40 tutuklu gazeteci, 20 düzen muhalifi basın kuruluşunun mensubudur. Yani saldırı, düzen muhalifi basın kuruluşlarının geneline yöneliktir.
Arınç’ın “Dokümanlara baktığında hiç karşılaşmadığım gazete isimleriyle karşılaştım. Böyle bir gazete Türkiye'de çıkıyor mu diye hayret ettim. Sordum. Soruşturdum. Bunlar piyasada satılmıyor. Bunlar belli amaçlarla çıkarılıyor ve dağıtılıyor. Amaç da propagandadır.” sözüne gelince. Sayın Arınç, Zaman gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Vakit gazetesi, Hürriyet gazetesi ne kadar propaganda yapıyorsa, Günlük gazetesi, Atılım gazetesi, İşçi-Köylü gazetesi, Devrimci Demokrasi gazetesi, Yürüyüş dergisi de o ölçüde propaganda yapıyorlar. Hapislik dahil bedeller ödeme pahasına, dağıtım tekellerinin dağıtmama engeline karşın düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanıyorlar. Elbette kuyruk acısına tutuşmada, gocunmada, rahatsızlığınızı ifade etmenizde şaşılacak birşey yok. Bizler, Türkiye ve Dünya kamuoyuna, Türkiye’de basın özgürlüğü olmadığını, tutuklu gazeteciler gerçeğinden yola çıkarak anlatmaya devam edeceğiz. Siz de savunmacı psikolojiyle gerçekleri tersyüz etmeye çalışacaksınız.
301, Terörle Mücadele Yasası (TMY) vb. yasal düzenlemeler kaldırılmadıkça , düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü konusunda milim ilerleme sağlanamaz...

30 Eylül 2010 Perşembe

YARGILANAN SANATÇI FERHAT TUNÇ’U DESTEK İÇİN 1363 İMZALI METİN AÇIKLANDI

YARGILANAN SANATÇI FERHAT TUNÇ’U DESTEK İÇİN 1363 İMZALI METİN AÇIKLANDI

28 Eylül 2010 tarihinde bugün saat 11.30’da Galatasaray Meydanında Ferhat Tunç’u destek açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Özgür Radyo editörü Songül Özbakır okudu.
Ardından sanatçı Hasan Sağlam, aralarında Yaşar Kemal, Haluk Gerger, Perihan Mağden, İsmail Beşikçi, Hacı Orman, Cezmi Ersöz, Erdoğan Aydın, Şeyhmuz Diken, Sennur Sezer, Halil Berktay, Mithat Sancar, Ragıp Zarakolu, Necati Abay, Adnan Özyalçıner, Prof. Dr. İrfan Açıkgöz, Şebnem Korur Fincancı, Hasan Sağlam, Nevzat Karakış, Şanar Yurdatapan, Özgür Radyo, BEKSAV ve Grup Yorum’un da bulunduğu 1363 imzalı metni okudu.
Yazar Cezmi Ersöz ve Yazar Erdoğan Aydın da Ferhat Tunç’u destekleyen birer konuşma yaptılar.
Yapılan açıklamayı, 1363 imzalı metni ve imzacıların listesini alfabetik sıraya göre bilginize sunuyoruz.

BASINA VE KAMUOYUNA

Bir Halkın Türkülerini Yapanlar, Yasalarını Yapanlardan Güçlüdür
Türkiye toplumunun yetiştirdiği en önemli müzisyenlerden Ferhat Tunç’un barış ve özgürlük vurgularını içeren konuşmasından ötürü yargılanıyor olması, kabul edilemez bir insan hakları ihlalidir. Düşünce ve ifade hürriyetini engellemeye, barış ve özgürlük gibi temel değerleri dışlamaya yönelik bu saldırı, aynı zamanda Ferhat Tunç üzerinde yıllardır sistematik şekilde uygulanan politik baskının örneklerinden biridir. Bizler, Ferhat Tunç’un, barış ve özgürlüğün yanında olduğumuzu duyuruyor; bir halkın türkülerini yapanların yasalarını yapanlardan güçlü olduğunu hatırlatıyoruz.
Yıllardır albümleri toplanan, konserleri yasaklanan, fiziksel şiddete maruz bırakılan, düşüncelerinden ve şarkılarından ötürü koğuşturmalara uğrayan Ferhat Tunç’un “Kürt sorunu” hakkındaki fikirlerini açıkça ortaya koyması nedeniyle yargılanıyor olması, başbakanın “ileri demokrasi” olarak tanımladığı Türkiye koşullarının gerçekte ne kadar anti demokratik olduğunun da bir göstergesidir. Bir yandan Kürt sorunuyla ilgili “çözüm” arayışları içinde gibi görünüp, diğer yandan İsmail Beşikçi ve Ferhat Tunç gibi aydınları yargılamak, Türk devlet geleneğinin bir klasiğidir. Ancak Ferhat Tunç’un Hrant Dinkler gibi hedef haline getirilmesine ya da Ahmet Kayalar gibi sürgün edilmesine izin vermeyeceğiz. Ferhat Tunç’un Türkiye’de Türk ve Kürt halkıyla birlikte barış ve özgürlük içinde yaşayabileceği koşulları hep birlikte sağlamanın mücadelesini verecek, O’nun sanatını özgürce üretmesi ve icra etmesi için duyarlı olacağız. Türkiye’nin aydınlarına, Anadolu ve Mezopotamya halklarının türkülerini yapanlara, barış ve özgürlük mücadelesine sahip çıkacağız.
Ferhat Tunç hakkında açılan davanın düşürülmesini talep ediyor, 30 Eylül’de Diyarbakır’da görülecek duruşmada O’nunla birlikte olduğumuzu kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.
Ferhat Tunç’la Dayanışma İnisiyatifi


BASINA VE KAMUOYUNA


Ferhat Tunç’un 30 Eylül Diyarbakır Duruşmasına Çağrı...

Diyarbakır’da Yargılanan Sanatçı Ferhat Tunç’u Destekliyoruz...

Sanatçı Ferhat Tunç, Siirt’in Eruh Belediyesi tarafından 15 Ağustos 2009 tarihinde düzenlenen 1. Eruh-Çirav Doğa ve Kültür Sanat Festivali’ne davet edilmişti.
Ferhat Tunç, festivalde yaptığı konuşmasında “25 yıl aradan sonra barış ve kardeşliğe Eruh’tan yeni bir pencere açıyorsunuz. Canınız ve kanınız pahasına başlattığınız bu özgürlük yürüyüşünün barışa evrilmesini sizler kadar ben de coşkuyla karşılıyorum.” dediği için yargılanıyor.
Sanatçı Ferhat Tunç, toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve terör örgütünün propagandasını yapmak”la suçlanıyor ve 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmak isteniyor.
Ferhat Tunç’un ilk duruşması 28 Temmuz 2010 tarihinde Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Ferhat Tunç, katıldığı ilk duruşmasında yaptığı savunmada şunları söyledi:
“Barışın yargılandığı, mahkum edilmeye çalışıldığı, katledildiği yerde, insan türü için güvenli bir toplumsal ilişki yaratmanın mümkünü yoktur... Barışı istemek suç anlamında bir fiil değildir. Çünkü bu bir taleptir, önermedir, düşüncedir... Bu yüzden barış talebini, çağrısını yargılamak hukuki olarak da mümkün değildir...
Bir barış insanı olarak, her türden şiddetin, insanın insanı katletmesinin karşısında duran bir sanatçı olarak, bir aydın olarak bu gidişin dehşeti altında, barışı savundum diye yargılanmamı çağdışı bir davranış olarak görüyorum...
Kürt halkı bir gerçektir, bu gerçekliğin kendi varlığını korumak için savaş değil barışa ihtiyacı vardır...”
Düşünce ve ifade özgürlüğünün, insan hak ve özgürlüklerinin savunucuları olarak bizler, sanatçı Ferhat Tunç’un hem festival konuşmasını hem de yargılandığı mahkemede yaptığı savunmasını “düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiriyor ve destekliyoruz. Bizler Ferhat Tunç’un yanındayız. Bu desteğimizi imzalarımızla kamuoyuna deklare ediyoruz...
Basını ve kamuoyunu Ferhat Tunç’un 30 Eylül 2010 tarihinde saat 09.00’da Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek 2. Duruşması için duyarlılığa çağırıyoruz...
***
Sanatçı Ferhat Tunç’u desteklemek amacıyla imzaya açılan bu metin, gazeteci, yazar, sanatçı, sendikacı, akademisyen, düşünce ve ifade özgürlüğü ile insan hakları savunucusu 1363 kişi ve kurum tarafından imzalandı.
Aralarında Yaşar Kemal, Haluk Gerger, Perihan Mağden, İsmail Beşikçi, Hacı Orman, Cezmi Ersöz, Erdoğan Aydın, Şeyhmuz Diken, Sennur Sezer, Halil Berktay, Mithat Sancar, Ragıp Zarakolu, Necati Abay, Adnan Özyalçıner, Prof. Dr. İrfan Açıkgöz, Şebnem Korur Fincancı, Hasan Sağlam, Nevzat Karakış, Şanar Yurdatapan, Özgür Radyo, BEKSAV ve Grup Yorum’un da bulunduğu Ferhat Tunç’u destekleyen kişi ve kurumların listesini alfabetik sıraya göre bilginize sunuyoruz...

1363 İMZACININ LİSTESİDİR

A.Hicri İzgören, Abdulhakim Daş, Abdulkadir Elmas, Abdullah Ağkaya, Abdullah Akverdi, Abdullah Doğru, Abdullah Göğercin, Abdullah Karadağ, Abdullah Kızılay, Abdullah Sütpak, Abdullah Tanrıverdi, Abdullah Yavuz, Abdurrahim Gönültaş, Abdurrahman Öner, Abit İnan, Adem Karatay, Adil Can Mavi, Adil Okay, Adil Turan, Adnan Gerger, Adnan Özyalçıner, Adnan Vural, Ahmet Alagöz, Ahmet Atalay, Ahmet Bahtiyar, Ahmet Bardak, Ahmet Çelik, Ahmet Erboğa, Ahmet Eren, Ahmet H.Erkan, Ahmet Kaplan, Ahmet Karaaslan, Ahmet Koçak, Ahmet Koyuncu, Ahmet Tanrıverdi, Ahmet Turan Keskin, Ahmet Turan Uçar, Ahmet Uçar, Ahmet Yas, Ahmet Yener, Akgün Özdemir, Alaaddin Yıldırım, Ali Atar, Ali Barış Kurt, Ali Can, Ali Ekber Pamukcu, Ali Ekinci, Ali Erdoğan, Ali Ertan Akgün, Ali Galip Güngör, Ali Güler, Ali Güzel, Ali Haydar Çelik, Ali Haydar Doğan, Ali Irik, Ali Karadağ, Ali Karakaya, Ali Katar, Ali Malik Kar, Ali Miste Filit, Ali Osoy, Ali Polat, Ali Rıza Çarkçı, Ali Rıza Keleş, Ali Samancı, Ali Sürgeç, Ali Sürücü, Ali Tarık Hatipoğlu, Ali Taşdemir, Ali Ünal, Ali Yazıcı, Ali Yoldaş, Ali Ziya Çamur, Alican Kök, Alinur Yücel, Alp Altınörs, Altan Şenocak, Amed Polat, Antakya Demokratik Kültür Sanat Derneği, Aptül Azboy, Ararat Tanrıkulu,Arguvan Yayıklı Köyü Derneği, Arzu Cinkılıç, Arzu Torun, Asir Doğan, Aslı Han, Asuman Özbey, Asya Kılıç, Aşkın Ayrancıoğlu, Ata Ekinci, Atılım gazetesi, Attila Tuygan, Av. Zeliha Kabataş, Avi Haligua, Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon), Awaz Rêbüwar, Aydın Alp, Aydın Bozkuş, Aydın Çelik, Aydın Dere, Aydın Zirek, Ayfer Güneşhan, Aygül Caman, Ayhan Yener, Aykan Erden, Aykut Avcı, Ayla Yıldırım, Ayla Yılmaz, Aylin Bayakır, Aylin Kaplan, Aylin Nehir, Aynur Işık, Aynur Malkoç, Aynur Özbakır, Aysel Karaboğa, Aysel Keleş, Aysel Ocak, Aysun Güneş, Ayşe Batumlu, Ayşe Fehimli, Ayşe Işık, Ayşe Yılmaz, Ayşen Edeş, Aytaç Taştan, Aytaç Yıldırıcı, Ayten Kara, Ayten Şenlik, Ayvaz Gören, Azad Aydemir, Azad Özdemir, Aziz Güngör, Aziz Kemal Hızıroğlu, Aziz Kızılkaya, Aziz Varhan, Azize Kaya, Bahar Kara, Bahar Kargın, Bahtiyar Welat, Baki Selçuk, Baki Zirek, Baran Karaton, Baran Perişan, Baran Tuncel, Barış Atalay, Barış Balcı, Barış Çınar, Barış Eldem, Barış Engin, Barış Ertaş, Barış Polat, Basri Özdemir, Bauer Göksu, Baykal Aktepe, Baykal Kordu, Baykan Akar, Bayram Adak, Bayram Araz, Bayram Demir, Bayram Kochgiri, Bayram Ölmez, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Yalova İl Örgütü, Bedran Başgürboğa, Bedri Vatansever, Begüm Ergün, Behçet Çalık, Bekir Zengin, BEKSAV, Bektaş Elçin, Belediye-İş 2 Nolu Şube, Bengül Yağıbasan, Berat Aslan, Berfin Doğan, Berhan Yalçın, Berivan Görür, Berivan Gül, Berivan Salmi, Berk Eşiyok, Berke Uğur, Beycan Taşkıran, Beyhan Aksoy, Beyhan Gülsüm, Bilal Kaplan, Bilal Özdemir, Binnaz Soylu, Birsen Coşkun Aygün, Budak Done, Burak Baharlı, Burak Can Karataş, Burcu Akgöz, Burcu Çelebi, Burcu Demirbaş, Burhan Aydın, Burhan Cengiz, Burhan Demirel, Burhanettin Erdinç, Bülent Erman, Bülent Hüngül, Bülent İldeniz, Bülent Özcan, Bülent Sulu, Bünyamin Martin, Büşra Bozkurt, Büşra Yılmaz, Cafer Alp, Cafer Gören, Cafer Solgun, Cafer Sönmez, Cafer Taşkın, Cahize Türk, Can Çakır, Can Konaç, Canan Saruhan, Caner Koca, Cano Eryılmaz, Cansu Akkaya, Cavidan Arslan, Cebrail Mustafaoğlu, Cegerxwin Ağırman, Celal Çam, Celal Çorbacıoğlu, Celal Meral, Celal Yıldırım, Celine Kiracı, Cem Deligezer, Cem Kaya, Cemal Engindeniz, Cemal İpek, Cemal Parlak, Cemil Ertem, Cemil Gündoğan, Cemil Oka Şahin, Cemil Taşdemir, Cenevre Halkevi, Cengiz Akgün, Cengiz Akkaş, Ceren Varhan, Ceren Yıldız. Cevdet Demir, Cezmi Ersöz, Cihan Aydın, Cihan Direk, Cihan Dönmez, Cihan Güner, Cihan Uzunçarşılı, Cihan Yıldırım, Cihat Bazancir, Cihat Canpolat, Cihat Tantekin, Ciwan Erdisi, Cumali Aktan, Cüneyt Eronat, Çağatay Özdemir, Çağdaş Toprak, Çeneka Zazaki, Çiçek Yelekçi, Çiğdem Çoban, Çiğdem Gök Kocakaya, Çiğdem Okçuoğlu, Çiğdem Yılmaz, Çimen Fırıncı, Çiya Azat, Davut Baran, Demir Demir, Demir Sönmez, Deniz Arslan, Deniz Bulut, Deniz Deniz, Deniz Dersim, Deniz Faruk Zeren, Deniz Gök, Deniz Güçlü, Deniz Kızıl, Deniz Polat, Deniz Teker, Denizcan Abay, Derweş M.Ferho, Derya Aktaş, Derya Beytaş, Derya Dünder, Devrim Akar, Devrim Cem Erturan, Devrim Özgür, Devrim Yıldırım, Didem Çelik, Dilan Akpolat, Dilara Salur, Dilara Sulur, Dilawer Kartal, Dilbirin Özdemir, Dilek Oban, Dilgeş Özalp, Diren Işık, Dogan Dogan, Doğacan Daşdemir, Doğan Çelik, Doğan Durgun, Doğan Güney, Doğan Ovacıklı, Doğan Sönmez, Dr. Mehmet Antmen, Duman Şahin, Duygu Erden, Duygu Ozom, Duygu Yücel, Düriye Sezgin, Düzgün Gökhan, Düzgün Güzel, Ebru Dersim, Ebru Sakin Atalay, Ebru Torgut, Ebru Yiğit, Eda Akmaz, Eda Çalışkan, Edip Yeşil, Ekber Kaya, Ekin Ertik, Ela Aydın, Elif Almakça, Elif Kütük, Elif Takak, Elvan Uçar, Elvin Özdoğan, Emin Baran, Emin Orhan, Emin Şeren, Emine Çilingir, Emine Ocak, Emine Sakçak, Emine Yılmaz, Emrah Akın, Emrah Aslan, Emrah Bulut, Emrah Genç, Emrah Kanca, Emrah Öner, Emrah Özdemir, Emrah Temuçin, Emre Gümüşdoğan, Emrullah Kızılay, Enes Acar, Enes Gülen, Enver Durdu, Eray Balaban, Ercan Aydın, Ercan Cengiz, Ercan Sevinç, Ercan Şevki, Ercan Üçer, Ercüment Güneşsu, Erdal Atalay, Erdal Ay, Erdal Çil, Erdal Demir, Erdal Fırat, Erdal Kaçar, Erdal Kalabay, Erdal Karayazgan, Erdal Özdemir, Erdal Sarıçam, Erdem Önal, Erdi Şoroğlu, Erdoğan Alp, Erdoğan Aybay, Erdoğan Aydın, Erdoğan Yalgın, Erduran Esener, Eren Can Ersiz, Ergin Doğru, Ergin Sevinç, Ergun Saygın, Ergül Özşahin, Ergün Dağlı, Ergün Ekinci, Ergün Özcan, Erhan Kul, Erhan Kuş, Erkan Aykut Yılmaz, Erkan Demirtaş, Erkan Dilek, Erkan Keskin, Erkan Tanrıverdi, Erol Çevik, Erol Kızılelma, Erol Özagil, Ersel Koyuncu, Ersen Atasoy, Ersin Çelik, Ersin Yükseltir, Ertan Alp, Ertan İldan, Esen Erolus, Esen Ocak, Eser Gülen, Esra Çiftçi, Esra Özmen, Esra Yılmaz, Eşref Aksoy, Etkin Haber Ajansı (ETHA), Evren özgül, Evrim Korkmaz, Evrim Yaylacı, Eylem Çılgın, Eylem Kara, Eylem Öztürk, Eylem Saylık, Eyüp Ensari Buran, Eyüp Kıran, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Fadime Uçar, Fahrettin Karaaslan, Fahrettin Köksal, Fahrettin Sancar, Faruk Bali, Faruk Doğan, Faruk Eroğlu, Faruk Özel, Fatih Başak, Fatih Bozan, Fatih Yeşilbudak, Fatih Yeter, Fatma Ağar, Fatma Alp, Fatma Çakmak, Fatma Özbakır, Fatma Siner Güler, Fatma Yazıcı, Fatma Yurt, Faysal Demircan, Fehmi Aktürk, Feqîr Ehmed, Feray Çelebi, Fergin Melik Aykoç, Fergun Özelli, Ferhat Ateş, Ferhat Çevik, Ferhat Çobanoğlu, Ferhat Genç, Ferhat Kentel, Ferhat Utkun, Ferhat Yazar, Ferit Avcı, Fethi Tulgar, Fethiye Ok, Fırat Akman, Fırat Aslan, Fırat Can, Fırat Canoğlu, Fırat Günaydın, Fırat Güngör, Fırat Kat, Fırat Özdemir, Figen Görgülü, Figen Yüksekdağ, Filiz Gazi, Filiz Kolpar, Filiz Yılmaz, Fuat Doğansoy, Funda Korkmaz, Füsun Çeliker, Gamze Yaylagül, Gazi Can, Gazi Halis, Gelecek gazetesi, Genco Taştan, Gezmiş Kaya, Gökçe Otlu, Gökhan Arslan, Gökhan Biçer, Gökhan Çağala, Gökhan Çaylak, Gökhan Çevik, Gökhan Seper, Gökhan Sütyemez, Gökhan Yavuzel, Gökmen Aydıner, Göksel Akyol, Gönül Küçükşahinoğlu, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD), Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD) Türkiye Seksiyonu, Grup Yorum, Guelnaz Toraman, Gurbet Kaya, Gül Çiftçi, Gül Fethi, Gülay Karaaslan, Gülay Yasavur, Gülbahar Çiçek, Gülistan Rüya, Gülser Dabis, Gülseren Kapar, Gülseren Nefise Duman, Gülseren Yoleri, Gülsüm Cengiz, Gülşen Çelebi, Gülten Aydın, Günay Aslan, Gürol Senli, Gürsel Bozkuş, Güven Varto, Habib Ak, Hacay Yılmaz, Hacer Elçin, Hacer Karakoç, Hacı Akgül, Hacı Aktop, Hacı Çelik, Hacı Çiçek, Hacı Kocaağa, Hacı Orman, Hakan Akti, Hakan Bagatur, Hakan Baydar, Hakan Bulut, Hakan Demir, Hakan Düzgören, Hakan Eronat, Hakan Güzel, Hakan Kurtboğan, Hakan Öztorun, Hakan Polat, Hakan Tahmaz, Hakkı Koç, Halil Aydın, Halil Berktay, Halil Duran, Halil Rini, Halil Yılmaz, Halime Pekgüleç, Halis Kara, Halis Saka, Halis Tas, Halit Altuncevahir, Haluk Gerger, Hamit Demirkan, Hamza Arpacı, Hamza Yalçın, Handan Yılmaz, Hanım Kaya, Hanifi Gündüz, Hanifi Yigit, Harun Amed, Harun Çelebi, Hasan Araz, Hasan Bulmuş, Hasan Çandır, Hasan Çetinkaya, Hasan Çiçek, Hasan Gülüm, Hasan Gümüş, Hasan Gürelliler, Hasan İpek, Hasan Kaya, Hasan Kıyafet, Hasan Koç, Hasan Kömür, Hasan Oğuz, Hasan Öztoprak, Hasan Sağlam, Hasan Sel, Hasan Suluhan, Hasan Taşar, Hasan Taşçı, Hasan Yalınkaya, Hasan Yılmaz, Hasret Akarsu, Haşim Akkaya, Haşim Uslu, Hatice Altınışık, Hatice Eroğlu Akdoğan, Hatice Kütük, Hatice Özbay, Hayati Yıldız, Haydar Işık, Haydar Kaplan, Haydar Vural, Hayrettin Kalmaz, Hekim Coşkun, Hevin Cümse, Hıdır Biçici, Hıdır Işık, Hıdır Şoreş, Hicran Asmin, Hicret Balka, Hikmet Kaynar, Hilmi Binbay, Hülya Arı, Hülya Bektaş, Hülya Kadı, Hülya Kara, Hülya Karaduman, Hülya Öktem, Hüsamettin Erbaş, Hüseyin Bostan, Hüseyin Çakan, Hüseyin Çiçekdağ, Hüseyin Doğan, Hüseyin Erdoğan, Hüseyin Geyik, Hüseyin Güvendir, Hüseyin Habip Taşkın, Hüseyin İnan, Hüseyin İvek Kintisoğlu, Hüseyin Kaya, Hüseyin Kurt, Hüseyin Mavi, Hüseyin Ocak, Hüseyin Orak, Hüseyin Öztürk, Hüseyin Pekgüleç, Hüseyin Şahin, Hüseyin Taze, Hüseyin Torun, Hüseyin Yıldız, Hüsniye Çiçek, Hüsniye Mavi, İbrahim Abay, İbrahim Can, İbrahim Eroğlu, İbrahim Kabacan, İbrahim Okçuoğlu, İbrahim Özkurt, İbrahim Rojhilat, İbrahim Şahin, İbrahim Tuna, İbrahim Turuşkan, İdris Alkan, İdris Aslan, İdris Atalay, İdris Iktu, İdris Tanrıverdi, İdris Yılmaz, İffet Masaoğulları, İhsan Can, İkbal Kaynar, İlayda Kaya, İlden Dirini, İlhan Aktaş, İlhan Korkmaz, İlhan Örge, İlkay Akbaba, İlknur Özdemir, İmam Ersan, İnan Karaman, İnan Kışlakçı, İpek Kilis, İpek Kök, İrfan Dayıoğlu, İrfan Sarı, İrfan Ural, İsmail Aksoy, İsmail Akyol, İsmail Alp, İsmail Altun, İsmail Arslan, İsmail Atmaca, İsmail Beşikçi, İsmail Cem Özkan, İsmail Diyar, İsmail Erkan, İsmail Gökoğlu, İsmail Güler, İsmail Kaçar, İsmail Yıldız, İsmet Şahin, Işıl Yalçın, Jale Akçay, Jale Turan, Jean-François Pêrouse, Jülide Ateş, Kadife Aslan, Kadir Cangızbay, Kadir Dinç, Kadir Enis, Kadir İnci, Kadir Olgun, Kadir Şahin, Kadir Yılmaz, Kadri İz, Kadriye Dönmez, Kalender Çiçek, Kalender Doğan, Kasım Öcel, Kaya Çaparoğlu, Kaya Filiz, Kaya Halit, Kayhan Matur, Kazım Palabıyık, Kemal Aslan, Kemal Gider, Kemal Güven, Kemal Karabulut, Kemal Kılıç, Kemal Seyhun, Kenan Delice, Kenan Yavuz, Kerem Akpınar, Kerem Taşpınar, Kerim Ciwan, Kevser Elmalı, Kıbriye Er, Kiraz Biçici, Kitap Dengi, Kudret Doğru, Kutbettin Güler, Levent Erslan, Levent Güneş, Leyla Abay, Leyla Alp, Leyla Ataç, Leyla Hünkar, Lokman Aktürk, Lokman Polat, M.Ali Tüysüz, M.Cahit Ataş, M.Emin Akdağ, M.Fatih Yağız, Mahfuz Yıldız, Mahir Budak, Mahir Bulut, Mahir Kırmızıtoprak, Mahmut Ağırman, Mahmut Baki Polat, Mahmut Batu Kaplan, Mahmut Gürgen, Mahmut karakaya, Mahmut Özcan, Mahmut Şanlı, Maho Gaftan, Mahsun Batıbey, Mahver Şad, Makbule Karakaya, Makbule Turhal, Mammi Karaman, Maside Ocak, Mazlum Dursun, Medeni Duran, Medeni Ferho, Medine Gül, Mehdi Tanrıkulu, Mehmet Ağırman, Mehmet Akif Ayaz, Mehmet Alan Yücel, Mehmet Ali Bağış, Mehmet Ali Çubuk, Mehmet Ali Haspolat, Mehmet Ali Özdoğan, Mehmet Ali Puse, Mehmet Altun, Mehmet Ask, Mehmet Ay, Mehmet Baloğulları, Mehmet Bayır, Mehmet Bora, Mehmet Bozdağ, Mehmet Canbek, Mehmet Çakan, Mehmet Çibik, Mehmet Dündar, Mehmet Ertaş, Mehmet Gökhan Melik, Mehmet Güzel, Mehmet Hameş, Mehmet K.Dostay, Mehmet Kaya, Mehmet Korkmaz, Mehmet Kul, Mehmet Nafiz Koç, Mehmet S.Kaya, Mehmet Sabri Gül, Mehmet Salih Eren, Mehmet Salih Özay, Mehmet Soylu, Mehmet Söğüt, Mehmet Şeker, Mehmet Şerif Şimşek, Mehmet Şimşek, Mehmet Şirin Büyükkaya, Mehmet Şükrü Cerrahoğlu, Mehmet Taş, Mehmet Tekgül, Mehmet Tursun, Mehmet Uçar, Mehmet Ufuk Peker, Mehmet Varhan, Mehmet Yıldırım, Mehmet Yıldız, Melda Uçar, Melek Bayraktar, Melek Deniz, Melik Mihrac Ural, Melike Demir, Melike Özel, Melis Uyan, Meltem Kaya, Meltem Koç, Menduh Akmlen, Menekşe Değirmenci, Menzil Yılmaz, Meral Doğan, Mercan Ateş, Mert Akman, Mert Gül, Mert Süner, Mervan Kaya, Meryem Çiçek, Meryem Sayın, Mesut Evran, Mesut İleri, Mesut Mat, Mesut Özer, Mesut Yekeler, Metin Atmaca, Metin Bilen, Metin Bilgiş, Metin Çakaloğlu, Metin Konaklı, Metin Satik, Metin Şahin, Metin Tuncel, Metin Yavuz, Metin Yılmaz, Mevlüt Algel, Mevlüt Cice, Meyro Acinikli, Mieste Hotopp-Riecke, Mihriban Ural, Mikail Açış, Mine Nazari, Mithat Mırıoğlu, Mithat Sancar, Molla Demirel, Muhammed Can, Muhammed Eldek, Muhammed İnan, Muhammed Öztekin, Muharrem Demircioğlu, Muharrem Yıldız, Muhittin Bulut, Muhittin Kılıç, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Munzur Arda, Munzur Çem, Munzur Dersim, Munzur Dicle, Munzur Yıldız, Munzur Yoldaş, Murat Akar, Murat Altunöz, Murat Aslan, Murat Bilken, Murat Çelebi, Murat Eroğlu, Murat Gezer, Murat Kuseyri, Murat Mıhçı, Murat Nacar, Murat Reçber, Murat Sefil, Murat Teke, Musa Kılıç, Musa Mucurtay, Musa Üncü, Mustafa Anamur, Mustafa Berican, Mustafa Demir, Mustafa Deniz, Mustafa Dersim, Mustafa Dilek, Mustafa Doğan, Mustafa Eliçatal, Mustafa Elveren, Mustafa Genç, Mustafa Köse, Mustafa Naci Toper, Mustafa Peköz, Mustafa Sütlaş, Mustafa Uğur, Mustafa Yavuz, Muzaffer Işık, Muzaffer Oruçoğlu, Muzaffer Yançeken, Müge Çetintaş, Müjgan Arpad, Münür Rahvancıoğlu, Naci Korkmaz, Naciye Kılıç, Nadiye Gürbüz, Nalân Vuran, Namık Kuyumcu, Nazan Güven, Nazan Öndaş, Nazlı Güzel, Nazlı Kılıç, Nazmi Kaya, Nebahat Pekgüleç, Necati Abay, Necati Uruk, Necip Koyuncu, Necla Urey, Nedim Efe Özikiz, Nehir Arslan, Nejat Taştan, Nejla Işık, Nergis Akgül, Nergis Ergin, Nermin Gökalp, Nesimi Aday, Neslihan Ak, Neslihan Işık, Nesrin Dersim, Neşe Yaşın, Nevzat Alp, Nevzat Karakış, Nevzat Süer Zengin, Nezir Temiz, Nezir Timur, Nihat Agit Bilgiç, Nihat Erdemir, Nihat Göktaş, Nil Demirkazık, Nilay Peköz, Nimet Çelebi, Nimet Gümüş, Nimetullah Anar, Nur Şahin, Nuray Erçağan, Nuray Erol Aykut, Nurcan Er, Nurettin Güleç, Nurettin Kaya, Nurettin Kurtuluş, Nurgül Demir, Nurgül Yıldız, Nuri İnanç, Nurten Taşlı, Nurullah Aka, Nusret Yaygın, Oğuz Koçak, Okan Aktürk, Okan Kibaroğulları, Oktay Karaağaç, Omur Kayıkcı, Onur Baloğlu, Onur Başaran, Onur Çalışır, Onur Doğan, Onur Kırlı, Onur Mutu, Onur Oduncu, Oran Kara, Orhan Alkaya, Orhan Altın, Orhan Altınışık, Orhan Vurgunlu, Osman Bekler, Osman Cen, Osman Durmaz, Osman Kılıç, Osman Kıraç, Osman Öztürk, Osman Ünver, Osman Yasugey, Osman Yeşil, Osman Yorgun, Oya Yola, Ozan Atsız, Ozan Erdilek, Ozan Özgür Çağdaş, Ozan Şah Turna, Ozan Yalav, Ömer Alpyaşar, Ömer Özgür, Ömer Özgür Yaşam, Ömer Tatlı, Önal Kuray, Özcan Acar, Özcan Okur, Özcan Sapan, Özer Yılmaz, Özge Çemtaş, Özgül Küçük, Özgün Kalaycı, Özgün Özçelik, Özgür Arslan, Özgür Karakaya, Özgür Kiraz, Özgür Polat, Özgür Radyo, Özgür Sönmez, Özkan Özcan, Özlem Çomak, Özlem Gümüştaş, Özlem Kekeç, Özlem Öncel, Özlem Seyhan, Öznur Durgun, Öznur Erdoğan, Pelin Çalışkan, Perihan Mağden, Pervin, Gezer, Pınar Budak, Pınar Karakoç, Pınar Yıldız, Piran Kaya, Polat Can, Prof. Ali Arayıcı, Prof. Dr. İrfan Açıkgöz, Prof. Dr. Kadir Cangızbay, Prof. Dr. M.Şehmus Güzel, Prof. Dr. Zelal Bircan, Ragıp Zarakolu, Rahime Şahin, Rahşan Çiçekçi, Ramazan Deniz, Ramazan Karakaya, Ramazan Turan, Rauf Kofan, Recep Bilmez, Refika Özkurt, Rehşan Çiçekçi, Remzi Aydın, Remzi Turan, Remziye Eke, Resul Çiftçi, Reşat Yeşilmeşe, Reşat Yıldız, Reşit Akan, Rıdvan Bor, Rıdvan Erik, Rıdvan Kotluk, Rıdvan Yüksel, Rışto Tunç, Rıza Erel, Rıza Gökdere, Rıza Özden, Rifat Yüzbaşıoğlu, Rober Salmi, Robin Salmi, Rodi Bal, Rojda Varhan, Rojhat Haykır, Roni Arslan, Royem Mavi, Roza Kıran, Ruken Ağaoğlu, Rukiye Çelik, Rukiye Selçuk Çaykara, Rumet Jiyan, Rüken Dildara, Rüya Akkaya, Sadık Uçar, Sahan Mani, Saim Vural, Saim Yalçın, Sait Çetinoğlu, Sakine İnce, Salih Turan, Salim Diyap, Sanat ve Hayat dergisi, Sancar İlhan, Sara Subaşı, Satiye Ok, Sebahat Turanlı, Seda Karaaslan, Seda Taşkın, Sedat Erinç, Sedat Kutlu, Sedat Özmen, Sefa Demir, Sefa Ünal, Sefer Şimşek, Sefir Bozkurt, Seher Özgün, Selahattin Yıldırım, Selami Aydın, Selami Gürel, Selami İnce, Selami Karataş, Selçuk Doğan, Selçuk Eşit, Selda Eski, Selda Gündoğdu, Selda Özyürek, Selda Sonbahar, Selim Alp, Selim Takak, Selin Soytürk, Selma Aslan, Selma Durmaz, Selma Güven, Selma Polat, Selma Yılmaz Savak, Selma Zorlu, Selman Akıl, Sema Aygaz, Semih Gümüş, Semiha Karausta, Semra Akbaba, Semra Çelebi, Semra Güner, Semra Karabulut, Semra Somersan, Senar Kıpçak, Sendika.org, Senem Kaya, Sennur Sezer, Serap Can, Serap Doğangün, Serap Güven, Sercan Ayata, Sercan Karahan, Serdal Işık, Serdal Sayar, Serdar Aslan, Serdar Doğruel, Serdar Duman, Serdar Eral, Serdar Gerçek, Serdar Gülen, Serdar Güzel, Serdar Kaya, Serdar Kordu, Serdar Sarı, Serdar Sizgin, Serdar Tektaş, Sergen Özdemir, Serhad Ayaz, Serhad Aydın, Serhan Kızılkan, Serhat Akdeniz, Serhat Nabil, Serhat Özdemir, Serhat Sizgin, Serkan Aslan, Serkan Demir, Serkan Oktay, Serpil Alt, Sertaç Eren, Servan Karakaya, Seval Gündoğdu, Sevda Balabanoğlu, Sevda Çağdaş, Sevda Erkan, Sevda Yağmur, Sevgi Balcı, Sevgi Çizme, Sevgi Duvar, Sevgi Güneş, Sevgi Peker, Sevgi Sarıçam, Sevil Çaltepe, Sevil Gözütok, Sevil Munzur, Sevilay Koçbulut, Sevim Eren, Sevinç Akmeşe, Sevinç Bozkaya, Sevinç Çağdaş, Sevinç Çelik, Seyda Perinçek, Seydi Bener, Seyfi Demir, Seyfi Doğan, Sezer Sarıaltın, Sezgin Oğraş, Sıddık Sedreddin Hekif, Sırrı Öztürk, Sıtkı Güngör, Sibel Çölgeçen, Sibel Işık, Sibel Kapçak, Sibel Özbudun, Sidar Doğukanlı, Sinan Apaydın, Sinan Koçyiğit, Sinan Tanrıverdi, Sinem Arı, Sinem Yıldız, Siyamet Suer, Soner Uyanık, Soner Vural, Songül Birgül Koç, Songül Bostancı, Songül Güler Karacali, Songül Kocaman, Songül Özbakır, Songül Yılmaz, Songül Yoslun, Sözgin Özdemir, Ster Gözlügöl, Suat Akbaş, Suat Bozkuş, Sultan Sarıyarlıoğlu, Sultan Şahin, Sultan Varhan, Suna Bulut, Suna Uluç, Suzan Samancı, Süleyman Akalın, Süleyman Balıkçı, Süleyman Kaplan, Süleyman Mavi, Süleyman Mızrak, Süleyman Münir, Süleyman Ustabaş, Sümeyye Bulut, Sündüz Susan, Şaban Dayanan, Şaban Tekin, Şafak Eren, Şah Turna Kültür Sanat Evi, Şahin Özcan, Şahin Saydereli, Şamil Altan, Şamil Yılmaz, Şanar Yurdatapan, Şebnem Korur Fincancı, Şemsettin Dönmez, Şenal Değer, Şener Erdağ, Şengül Bulut Çatakçin, Şenol Gürkan, Şeref Gürbey, Şerif Alp, Şervan Karahan, Şerzan Özderinsu, Şeyhmus Diken, Şeyhmus İpek, Şeyhmus Mucurtay, Şirin Ezgi, Şirin Özan, Şirin Şahin, Şirin Tekin, Şükriye Ercan, Şükrü Şahin, Şükrü Yıldız, Tacim Çiçek, Taha Aslan, Tahsin Akbıyık, Tamer Vural, Taner Edes, Taner Gök, Tarkan Gül, Tatar Velat, Tayfun Gökçe, Tayfun Narin, Tayfur Karaca, Taylan Kavukoğlu, Temel Demirer, Teslime Coşkun, Tevfik Taş, Tevfik Usluoğlu, Tibet Çetin, Tofan Kartal, Tolga Aslan, Tolga Cihangir, Tolga Öztürk, Tomris Özden, Tuncay Yılmaz, Turan Yılmaz, Turgay Atmaca, Turgay Aydın, Turgut Atalay, Turgut Yıldız, Tutku Güzel, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP), Türkan Çatal, Ubeydullah Arslan, Ufuk Çelik, Uğur Çiçek, Uğur Erköse, Uğur Güngördü, Uğur Hüküm, Uğur Kara, Uğur Kurt, Ulaş Çoban, Ulus Çoban, Uluslararası Baran Tursun Vakfı, Umur Polat, Umut Aslan, Umut Çelik, Umut Demir, Umut Kaynun, Umut Polat, Umut Tunceli, Utku Babacan, Ülkem Alca, Ümran Yurdayol, Ünal Aktaş, Vahap Koçhan, Vahit Karakan, Vedat Atay, Vedat Koparan, Vedat Yılmaz, Vedat Yüzer, Velat Demir, Velat Yıldız, Veli Akcan, Veli Saçılık, Veysel Pak, Veysel Renkliöz, Veysel Sonan, Veysi Altay, Veysi Kendir, Volkan Aybar, Volkan Esin, Vural Çubukcu, www.dersiminfo.com, Yağmur Düzgün, Yakup Ayazoğlu, Yakup Mar, Yakup Yücel, Yalçın Ergündoğan, Yalçın Karabulut, Yaprak Zihnioğlu, Yaren Korkmaz, Yasemin Erden, Yasin Sarıtaş, Yasin Yılmaz, Yaşar Erzurum, Yaşar İşleyen, Yaşar Kemal, Yaşar Yıkılmaz, Yavuz Kırdım, Yekbun Ster, Yeliz Kılıç, Yeliz Yıldırım, Yemoş Güzel, Yezdan Baran, Yılmaz Alp, Yılmaz Ataç, Yılmaz Bedir, Yılmaz Duran, Yılmaz Kutluk, Yılmaz Yaşar, Yonca Erdem, Yunus Aydemir, Yunus Boğuş, Yunus Güngör, Yunus Zırıki, Yurdagül Şimşek, Yurdel Kutlu, Yusuf Akbal, Yusuf Emre Kartal, Yusuf Kılıç, Yusuf Ozansak, Yusuf Uzun, Zafer Çatak, Zahide Şahin, Zahit Saçık, Zehra Akın, Zehra Aktaş, Zehra Seçkin, Zehra Varlı, Zeki Boztaş, Zeki Oktay, Zeki Sarıgül, Zekiye Eken, Zeynel Abidin Çelebi, Zeynep Tanbay, Ziwer Artin, Zozan Utkun, Zübeyde Arslan

24 Eylül 2010 Cuma

Gazeteci-Yazar Necati Abay’ın Yargılanması Sürüyor...

Gazeteci-Yazar Necati Abay’ın Yargılanması Sürüyor...

Necati Abay, Atılım gazetesinde gazeteci-yazar olarak çalışırken 13 Nisan 2003 tarihinde İstanbul/Kadıköy’deki evinden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polislerince bilgisayarıyla birlikte gözaltına alındı. Evinde yapılan aramada hiçbir suç unsuruna rastlanmadı. 4 günlük gözaltı süresinin ardından 17 Nisan 2003 tarihinde İstanbul-Beşiktaş Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcılığına çıkarıldı, tutuklama talebiyle Sorgu Hakimliği’ne sevk edildi ve sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Aynı gün yapılan itiraz üzerine DGM tarafından tutuklanarak Tekirdağ F Tipi cezaevine konuldu. Dosyaya gizlilik kararı konulduğundan Necati Abay neyle suçlandığından habersizdi.
Necati Abay’ın tutuklanmasından 5 ay sonra iddianamesi hazırlandı. İddianamede “bombalama eylemlerinin koordinatörü”, “İstanbul’da bulunan hücre evlerinin sorumlusu”, “MLKP terör örgütü yöneticisi” olduğu iddia edildi. Ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. 3 Ekim 2003 tarihinde 4 Nolu DGM’de ilk duruşmaya çıkarıldı ve 4 Nolu DGM, Necati Abay’ı yaptığı savunmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.
Necati Abay’ın, aradan 7 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen aynı davadan ağırlaştırılmış hapis istemiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuksuz olarak yargılanması sürüyor.
Necati Abay 2004 yılından bu yana Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) sözcülüğünü yapıyor.

6 Eylül 2010 Pazartesi

Tutuklu Gazeteci ve Yazarlara Bayram Kartı Gönderelim...

BASINA VE KAMUOYUNA

* Tutuklu Gazeteci ve Yazarlara Bayram Kartı Gönderelim...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre 9’u yazı işleri müdürü 38 gazeteci ve yazar Ramazan Bayramını cezaevlerinde karşılıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) olarak tutuklu gazeteci ve yazarların Ramazan Bayramını kutluyor, bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz.
Göndereceğiniz bayram kartlarınızla tutuklu gazeteci ve yazarların bayramını kutlayabilir, destek ve dayanışmanızı iletebilirsiniz.
Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarların adreslerini basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz...

Tutuklu Gazeteci ve Yazarlara Özgürlük!

1- Ahmet Birsin, Gün TV Genel Yayın Koordinatörü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
2- Ali Buluş, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
3- Ali Konar, Azadiya Welat Gazetesi Elazığ Temsilcisi, Malatya E Tipi Cezaevi
4- Barış Açıkel, İşçi-Köylü Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
5- Bayram Namaz, Atılım Gazetesi Yazarı, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
6- Bayram Parlak, Gündem Gazetesi Mersin Temsilcisi, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
7- Bedri Adanır, Aram Yayınları Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Kürtçe Hawar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
8- Behdin Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
Cezaevi, ANKARA
9- Deniz Doğruer, Özgür Gençlik Dergisi Çalışanı, Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi
10- Dilek Keskin, Atılım Gazetesi Muhabiri, Antakya E Tipi Cezaevi
11- Doğan Akhanlı, Yazar, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi
12- Erdal Güler, Devrimci Demokrasi Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Kandıra F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
13- Erdal Süsem, Eylül Dergisi Editörü, Edirne F Tipi Cezaevi
14- Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Şair, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
15- Faysal Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
16- Füsun Erdoğan, Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
17- Gurbet Çakar, Rengê Hêvîya Jinê (Kadının Umudunun Rengi) Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır E Tipi Cezaevi
18- Hamdiye Çiftçi, DİHA Hakkari Muhabiri, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
19- Hasan Coşar, Atılım Gazetesi Yazarı, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
20- Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
21- Hatice Özhan, DİHA Diyarbakır Muhabiri, Ağrı Cezaevi
22- İbrahim Çiçek, Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Gazeteci-Yazar, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
23- Kenan Karavil, Radyo Dünya Yayın Yönetmeni, Adana Kürkçüler Cezaevi
24- Mahmut Güleycan, Özgür Halk Dergisi Çalışanı, Van F Tipi Cezaevi
25- Mahmut Tutal, Gündem Gazetesi Urfa Çalışanı, Urfa E Tipi Cezaevi
26- Mehmet Karaaslan, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
27- Mehmet Yeşiltepe, Devrimci Hareket Dergisi Çalışanı, Gazeteci-Yazar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
28- Metin Bulut, Yürüyüş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Mürürü, Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
29- Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan F Tipi
30- Nuri Yeşil, Azadiya Welat Gazetesi Tunceli Çalışanı, Malatya E Tipi Cezaevi
31- Ozan Kılınç, Azadiya Welat Gazetesi Eski İmtiyaz Sahibi veYazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
32- Sedat Şenoğlu, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Gazeteci- Yazar, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
33- Seyithan Akyüz, Azadiya Welat Gazetesi Adana Temsilcisi, Adana Kürkçüler Cezaevi
34- Suzan Zengin, İşçi-Köylü Gazetesi Kartal Bürosu Çalışanı, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi
35- Şahin Baydağı, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
36- Şeyhmus Bilgin, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
37- Vedat Kurşun, Azadiya Welat Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
38- Ziya Ulusoy, Atılım Gazetesi Yazarı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi

Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü
6 Eylül 2010

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/

20 Ağustos 2010 Cuma

12 Eylül Mağdurları Konuşuyor. Necati Abay: Ne "Evet" Ne "Hayır" Boykot

12 Eylül mağdurları konuşuyor

Abay: Ne 'Evet' ne 'Hayır', boykot

12 Eylül'de, 400 gazeteciye 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 3 gazeteci öldürüldü, 300'ü saldırıya uğradı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay'a soruyoruz: Evet mi, hayır mı, boykot mu?


Haber Fotoları: 1
Orjinali İndir (Genişlik: 946px, Yükseklik:628px)
Etkin Haber Ajansı / 17 Ağustos 2010 Salı, 08:56

İSMİNAZ ERGÜN- "Bir ay boyunca Filistin askısı, haya burma, cop ve elle cinsel taciz de dahil çeşitli işkence biçimlerine maruz kaldım. Politik kimliğimi ve onurumu teslim etmemi istediler. Reddettim." Bu sözler, 12 Eylül mağduru Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay'a ait. Abay, ETHA'ya konuştu, anayasa referandumunda takınacağı tutumu açıkladı.

GAYRETTEPE İŞKENCEHANESİ'NDE 1 AY
12 Eylül'de, 400 gazeteci hakkında 4 bin yıla yakın hapis istemiyle dava açıldı, toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 3 gazeteci öldürüldü, 300'ü saldırıya uğradı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Askeri darbe gazeteleri, gazetecileri ve düşünce özgürlüğünü böyle prangaya vurdu.

12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 30 yıl geçti. Türkiye, şimdi '80 darbesinin 30. yılında AKP'nin anayasa değişikliği paketini oylamaya hazırlanıyor. Kimisi 'evet' diyor, kimisi 'hayır', kimisi 'boykot'. ETHA, bu kez 12 Eylül mağduru bir gazeteciye anayasa değişikliği referandumunu soruyor: Evet mi? Hayır mı? Boykot mu?

İŞKENCEDE CİNAYETE TANIKLIK ETTİ
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay, eşi Leyla Abay ile birlikte 1984 Eylül'ünde İstanbul'daki evinden gözaltına alınır. Böylece Abay için 1 aylık gözaltı maratonu başlar. Abay, suçlamaları kabul etmesi için işkencelerden geçirilir. Her sorguda aynı muameleyle karşılaşır; Filistin Askısı, haya burma, cop ve elle cinsel taciz ve daha nice işkence çeşitleri...

Ama Abay sadece bir mağdur değil, aynı zamanda tanık. Zira gözaltında Hakkı Erdoğan adlı devrimcinin işkence ile ölümüne tanık olur. "Gayrettepe işkencehanesi"ne geçtikten sonra tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderilen TGDP sözcüsü, maruz kaldığı işkencelerle ilgili "politik kimliğimi ve onurumu işkencecilere teslim etmem istendi. Reddettim" diyor.

ÖZÜNDÜ BİR DEĞİŞİKLİK YOK
Abay, darbenin amacının işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük mücadelesini boğmak olduğunu belirtiyor, "12 Eylül aynı zamanda söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma özgürlüğüne karşı örgütlenen bir darbedir" diyor. Necati Abay, 12 Eylül döneminde çok sayıda gazetecinin tutuklandığını, işkence tezgahlarından geçirildiğini ve gazetelerin yakıldığını hatırlatıyor.

Askeri darbenin ürünü olan anayasanın, 12 Eylül'de referanduma sunulacak olmasının tarihin ironisi olduğunu belirten Abay, halkın "Evet" ve "Hayır" ikilemi dayatması altına alındığını kaydediyor. Necati Abay, referandumda oylanacak AKP değişiklik paketinin anayasasının özünde bir değişiklik yapmadığını söylüyor ve ekliyor: "Sadıktan evet oyu çıkarsa tabi."

'EVET' DE, 'HAYIR' DA ÇIKSA AYNI
'Evet' ve 'Hayır' oylarının bir birinden farklı olmadığını söyleyen Abay, konuşmasını şöyle sürdürüyor: "'Evet' oyunun çıkması, 12 Eylül karşıtı mücadelenin ötelenmesine neden olacak. 'Hayır' seçeneği ise statükocu güçlerin 12 Eylül anayasasına dört elle sarılmasının ifadesidir. 'Evet' ve 'Hayır' oyları, 12 Eylül anayasasının daha da pekiştirilmesi anlamı taşımaktadır."

İkisinin de halkın seçeneği olamadığını dile getiren Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma PLatformu Sözcüsü Abay, "12 Eylül günü sandıktan 'Evet' de çıksa, 'Hayır' da çıksa, biz işçi ve emekçiler için bir değişiklik olmayacak. 12 Eylül anayasası ile yönetilmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla bu referandum meşru bir referandum değil. Tavrımız, bu referandumu boykot etmek olmalıdır" diyor.

22 Temmuz 2010 Perşembe

“Türkiye’de Basında Sansürün Kaldırılışının” 102. Yılında 38 Gazeteci ve Yazar Cezaevlerinde Tutuklu Bulunuyor...

Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

* “Türkiye’de Basında Sansürün Kaldırılışının” 102. Yılında 38 Gazeteci ve Yazar Cezaevlerinde Tutuklu Bulunuyor...
* Düşüncelerinden Dolayı 17 Yıl Hapis Yatan Türk Aydını, Yazar İsmail Beşikçi Yeniden Yargılanıyor...

Sözde basında sansürün kaldırılışının 102. yılındayız. Sözde diyoruz çünkü bu topraklarda sansür, sistematik olarak uygulanagelen bir devlet politikası olarak hep yürürlükte kaldı. 102 yıl boyunca basına, düşünce ve ifade özgürlüğüne, gazeteci ve yazarlara yönelik sansürcü saldırılar, gündelik yaşamın bir parçası oldu. Yaşananlar, sansürün kaldırıldığı yalanını çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Sansürün asıl amacının, temel insan haklarından olan düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak olduğu gerçeği gözönüne alındığında sansürcülerin başarılı olamadığı da bir gerçektir. Ancak bu çok ağır bedeller karşılığında oldu.
Sansürün kaldırıldığı tarih olarak lanse edilen 24 Temmuz 1908’den bugüne dek Hasan Fehmi, Uğur Mumcu, Musa Anter, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Hrant Dink’in de aralarında olduğu 86 gazeteci ve yazar öldürüldü. Bu gazeteci ve yazarların 19’u gözaltında kaybedildi. 1915 Ermeni Soykırımında Ermeni Yazar Krikor Zohrab ve 9 Ermeni yazarın yanısıra, Türk aydını Sabahattin Ali, kirli savaşın yoğun olarak sürdüğü 1990’lı yıllarda Kürt gazeteciler Nazım Babaoğlu ve Ferhat Tepe gözaltında kaybedilerek öldürülen gazetecilerdendir.
10 Nisan 1990’da yürürlüğe sokulan sansür-sürgün kararnamesi de tarihe mal olmuş sansürcü uygulamalardandır.
Günümüzde sansür saldırısı internette de yaygınlaşarak sürüyor. Sansürsüz interneti savunan 30’u aşkın kurumun oluşturduğu “İnternette Sansüre Karşı Ortak Platform”un “site engellemelerinin yasak değil aleni sansür olduğu” şeklindeki açıklamaları, İnternet Daire Başkanlığı’nın bugüne dek 5 bin 800 siteye erişimi engellemesi, durumun vahametini gösteriyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre halen, aralarında Atılım gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Çiçek, Özgür Radyo genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Şırnak muhabiri Behdin Tunç, Aram Yayınları sahibi Bedri Adanır, Odak dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü Erol Zavar, Yürüyüş dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü Metin Bulut’un da bulunduğu 9’u yazı işleri müdürü 38 gazeteci ve yazar tutuklu bulunmaktadır.
Düzen muhalifi yurtsever, devrimci, sosyalist gazete ve dergiler, gazeteci ve yazarlar, sanatçılar sistematik olarak sansür saldırısına uğruyor. Günlük gazetesi, Azadiya Welat gazetesi, Atılım gazetesi, İşçi-Köylü gazetesi, Devrimci Demokrasi gazetesi,Yürüyüş dergisi, Kızıl Bayrak dergisi ve Özgür Halk dergisi sıklıkla toplatılıyor, sahibi ve yazı işleri müdürleri hakkında yüzlerce yıla varan hapis cezaları veriliyor. Örneğin tutuklu Azadiya Welat gazetesi eski yazı işleri müdürü ve sahibi Vedat Kurşun’a 166 yıl hapis cezası verildi.
Bugüne kadar yazdığı yazılardan, kitaplardan dolayı 17 yıl hapis yatan Türk aydını, yazar İsmail Beşikçi yeniden yargılanıyor ve 8.5 yıl hapisle cezalandırılmak isteniyor. Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, gazetede yayımlanan 7 ayrı yazısından dolayı 60 yıla varan hapis cezası isteniyor.
Sansürün kaldırılmasının, düşünce ve ifade özgürlüğünün, basının özgürleşmesinin birinci şartı, başta Terörle Mücadele Yasası (TMY), 301 olmak üzere sansürcü yasal düzenlemelerin iptal edilmesidir. İyileştirici yasal düzenlemelerin yapılması yetmez, sansürcü zihniyetin, devletin sistematik olarak uyguladığı resmi devlet politikasına son verilmesi gerekir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ile politik özgürlükler arasında doğrudan bir bağ vardır. Politik özgürlükler ne ölçüde teminat altındaysa düşünce ve ifade özgürlüğü de o ölçüde teminat altındadır. Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğü ancak bir düzen değişikliği ile güvence altına alınabilinir...

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/

22 Temmuz 2010

24 Haziran 2010 Perşembe

Gözaltında Kaybedilen Gazeteci ve Yazarların Listesidir

Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

Coğrafyamızda gözaltında kaybedilen veya kaybolduktan bir süre sonra öldürülmüş olarak bulunan 19 gazeteci ve yazarın isimlerini, kronolojik sıraya göre bilginize sunuyoruz.

1- Rupen Zartaryan, Ermeni yazar, 41 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” (sürgün) edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

2- Siamanto, Ermeni yazar, 37 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

3- Yervant Sırmakeşliyan, Ermeni yazar, 45 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

4- Armen Darian, Ermeni yazar, 23 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

5- Levon Laents, Ermeni yazar, 33 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

6- Erukhan, Ermeni yazar, 45 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

7- Tılgadints, Ermeni yazar, 55 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

8- Krikor Zohrab, Ermeni gazeteci, yazar, hukukçu ve milletvekili, 64 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonu kapsamında Çankırı’ya “tehcir” edildi. 15 Temmuz 1915 tarihinden sonra Urfa yakınlarında Çerkez Ahmet ve Nazım tarafından başı taşla ezilerek öldürüldü.

9- Taniel Varujan, Ermeni yazar, şair, 31 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. 13 Ağustos 1915’te öldürüldü.

10- Rupen Sevag, Ermeni şair, hekim, aynı zamanda Balkan Savaşı gazisi, 30 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya “tehcir” edildi. Ağustos 1915’te öldürüldü.

11- Sabahattin Ali, Gazeteci-Yazar, Marko Paşa, Kırklareli, 16 Haziran 1948
Yurtdışına kaçma girişimi sırasında, Bulgaristan sınırında, kaçırılıp kaybedilişinden 2.5 ay sonra 16 Haziran 1948’de öldürülmüş olarak bulunur. Öldürülme tarihi ise 1 Nisan 1948’dir.

12- Zeki Erginbay, Teknik Güç dergisi yazı işleri müdürü, 3 Şubat 1977, İstanbul
23 Ocak 1977 Pazar günü gözaltına alınıp kaçırıldı. 12 gün sonra cesedi Şile yolu üzerindeki Ömerli Barajının kıyısında bulundu. İşkence edilmiş ve kalbine sıkılan tek kurşunla öldürülmüştü.

13- Bülent Ülkü, Körfeze Bakış gazetesinin sahibi ve yazı işleri Müdürü, Bursa, 31 Mart 1992
Kaybedildikten bir süre sonra 31 Mart 1992 tarihinde işkence edilerek ve kafasına kurşun sıkılarak öldürülmüş olarak bulunur.

14- İhsan Uygur, Sabah gazetesi muhabiri, İstanbul, 6 Temmuz 1993
Gazetenin şoförlerinden Yüksel Alptekin ile birlikte kaybolur ve akıbetleri konusunda hiçbir haber alınamaz. 6 Temmuz 1993 tarihinde bindikleri gazetenin otomobili İstanbul Pendik'te yakılmış olarak bulunur.

15- Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesi, Bitlis, 3 Ağustos 1993
Ferhat Tepe, Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabirliğini yapıyordu. 28 Temmuz 1993 tarihinde içinde üç kişinin bulunduğu bir arabaya zorla bindirilerek gözaltına alınır ve kaçırılır. Cesedi 9 Ağustos 1993 tarihinde Elazığ Devlet Hastanesi’nde bulunur.

16- Nazım Babaoğlu, Özgür Gündem gazetesi, Siverek/Urfa, 12 Mart 1994
Nazım Babaoğlu, Özgür Gündem gazetesinin Urfa muhabiriydi. 12 Mart 1994 tarihinde bir haber için Urfa’dan Siverek’e gider ve kendisinden bir daha haber alınamaz

17- İsmail Ağay, Özgür Ülke gazetesi, 29 Mayıs 1994, Batman (dağıtımcı)
Özgür Ülke gazetesinin Batman dağıtımcısıydı. 29 Mayıs 1994 tarihinde kaybedildi ve akıbeti konusunda hiçbir haber alınamadı.

18- Seyfettin Tepe, Yeni Politika gazetesi, Bitlis, 29 Ağustos 1995
Yeni Politika gazetesinin Batman muhabiriydi. Gözaltına alınıp kaybedilen kardeşi Ferhat Tepe ile ilgili araştırma yapıyordu. 1995 yılı Ağustos ayı başlarında Batman’da gazete bürosundan gözaltına alınarak Bitlis’e götürüldü. Birkaç gün sonra da Bitlis Emniyet Müdürlüğü’nde “intihar etti” denilerek cesedi ailesine teslim edildi.

19- Metin Alataş, Azadiya Welat gazetesi çalışanı, Adana, 4 Nisan 2010
Türkiye’de Kürtçe olarak yayımlanan tek gazete olan Azadiya Welat gazetesi Adana çalışanıydı. 3 Nisan 2010 tarihinde kayboldu, 4 Nisan’da bir portakal bahçesinde ağaca asılı olarak bulundu.

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
e-posta: necatiabay@gmail.com,
http://necatiabay.blogspot.com/

220 Ermeni Aydınına Yönelik İlk Tehcir Saldırısı

220 Ermeni Aydınına Yönelik İlk Tehcir Saldırısı: İstanbul, 24 Nisan 1915

Necati Abay
Nisan 2010
(Sanat ve Hayat dergisinin Mayıs 2010 tarihli 45. sayısında yayımlandı.)

Takvim yaprakları 24 (11) Nisan 1915 tarihini gösteriyordu. İttihat ve Terakki hükümetince düğmeye basıldı. İstanbul’da ilk Ermeni tehcirinin (sürgün) startı verilmişti. Ermeni halkının ileri gelenleri, gazeteciler, yazarlar, şairler, sanatçılar, hukukçular, öğretmenler, siyasetçiler, milletvekilleri kuşatma altındaydı. Ermeni aydınları hedef tahtasına oturtulmuştu... Şafak vakti birer birer gözaltına alındılar. Gözaltına alınan Ermeni aydınlarının sayısı 220’yi bulmuştu. 220 hançer saplandı Ermeni halkının kalbine... İstanbul’u kanatmışlardı... İstanbul kan ağlıyordu... İstanbul çaresizdi...
İstanbul’da gözaltına alınan 220 Ermeni aydını, Çankırı ve Ayaş’a doğru yola çıkarıldılar. Açtılar, susuzdular... Çaresizdiler... Sürgün yolları pusuluydu. Pusu atmıştı Osmanlı’nın İttihat ve Terakki hükümetinin güçleri yollara. Ermeni aydınlarının çoğu katledildi sürgün yollarında... Kimisi gözaltında kaybedildi. Kimisi ev ve sokak infazlarında katledildi. Kimisi açlık ve susuzluk, hastalık nedeniyle yaşamını yitirdi.
24 Nisan 1915 tarihi, Ermeni ulusu ve dünya halklarının belleğine Ermeni tehciri ve soykırımın başlangıcı olarak kazındı. 1915-1917 yılları arasında İttihat ve Terakki yönetimine bağlı güçlerce, Teşkilat-ı Mahsusa (özel örgüt) çetelerince yüz binlerce (800 bin ile 1 milyon arasında) Ermeni göç yollarında katledildi...
24 Nisan 1915 tarihi, coğrafyamızda gazeteci ve yazarlara yönelik ilk gözaltında kaybetme saldırısının da başlangıcı oldu.
220 Ermeni aydınına yönelik gözaltı, tutuklama ve tehcir (sürgün) saldırısına maruz kalanların arasında 10 Ermeni gazeteci, yazar ve şair de bulunuyordu.
Adları Rupen Zartaryan’dı. Siamanto, Yervant Sırmakeşliyan’dı. Armen Darian, Levon Laents, Erukhan’dı. Tılgadints, Krikor Zohrab, Taniel Varujan, Rupen Sevag’dı... Ya gözaltına alındıktan bir süre sonra cesetleri bulundu ya da kendilerinden bir daha haber alınamadı. Halen mezarlarının nerede olduğu da bilinmiyor... Mezar taşları bile yok...
Melkon Gürcüyan, Yeruhan, Sımbat Bürat, Tigran Çöküryan, Nazaret Tağavaryan ve daha birçok ünlü sima da aynı akıbete uğradı.

***

95 yıl önce 24 Nisan 1915’te İstanbul’da gözaltına alınıp tutuklanan, tehcir edilen ve gözaltında kaybedilen Ermeni aydınlarının anısı önünde saygıyla eğilirken Krikor Zohrab, Rupen Sevag, Siamanto ve Taniel Varujan’ın yaşam öyküsünden kesitler sunalım.*

Krikor Zohrab
Ermeni gazeteci, yazar, hukukçu ve milletvekili olan Krikor Zohrab, 24 Nisan 1915 saldırısı kapsamında 220 aydınla birlikte gözaltına alınıp Çankırı’ya tehcir edilenler arasında bulunuyordu.
Krikor Zohrab, 26 Haziran 1861’de İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini, Mahrukyan, Tarkmançats ve Katolik Lusaroviçyan Ermeni okullarında tamamladı. Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nin Mühendislik Bölümünden mezun oldu. Ermenice Lırakir’de ilk yazıları yayımlandı. Daha sonra Hayrenik (Vatan) gazetesinde yazmaya başladı. Ermeni basınının en önemli yayınlarından biri olan haftalık Masis (Ağrı Dağı) gazetesini çıkaranlar arasında yer aldı. Nor Or (Yeni Gün) gazetesini yayınlamayı başladı. Ermeni Cemaat Meclisine seçildi. İlk genel seçimlerde Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda İstanbul milletvekili oldu. Azadamart (Özgürlük Mücadelesi)’ta yazmaya başladı. 1912’de ikinci genel seçimlerinde de, İstanbul milletvekili olarak meclise yeniden seçildi.
Krikor Zohrab, üç dönem milletvekili seçildi. Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın “sosyalist” olarak bilinen, en aktif milletvekillerinden biriydi. Ermeni halkıyla Türk halkının kardeşliğini savundu. Meclisin 18 Nisan 1911 tarihli oturumunda, “zina”ya dair kanuni düzenleme konusunda söz alarak kadın sorununda erkek egemen anlayışı eleştirdi, “Veled-i Zina” (gayrimeşru çocuk) kavramına itiraz etti, kadınların lehine önerilerde bulundu... (Bu konuşmanın bazı bölümlerini “Belge” olarak yayımlıyoruz.)
Krikor Zohrab, bir edebiyatçıydı. Roman, şiir, eleştiri, makale ve kısa öyküler yazdı. Yapıtları Türkçeye de çevrildi. Zohrab, aynı zamanda bir hukukçuydu ve İstanbul’un önde gelen avukatlarındandı. İstibdadın son yıllarında avukatlıktan men edildi.
Krikor Zohrab, Ermeni aydınların gözaltına alınarak Çankırı ve Ayaş’a tehcir edilmesinin hemen ardından 26 Nisan 1915’te, Patrik Zaven’e gitti. Kaleme aldığı yazıyı, Patrik ve diğer delegelerle birlikte, Sadrazam Sait Halim Paşa’ya sundu. 28 Nisan 1915’te tutuklamaları durdurmak amacıyla Talat Paşa’ya tekrar yazılı başvuru yaptı. Girişimlerini sürdürdü. Kaçmayı düşünmedi.
20 Mayıs 1915’te sıra ona gelmişti. Erzurum milletvekili Vartkes Serengülyan ile birlikte tutuklandı. Çankırı’ya sürgün edildi, sonra Diyarbakır’a doğru yola çıkarıldı. Yolda, eşi Klara’ya yazdığı mektubun tarihi 15 Temmuz 1915’dir. Bu mektup şu sözlerle son buluyordu:
“Sevgilim, bir tanem, artık bizim için son perde başlıyor. Daha fazla gücüm kalmadı. Sağ kalmazsam, çocuklarıma son öğüdüm şu ki daima birbirini sevsinler, sana tapsınlar ve kalbini acıtmasınlar ve beni de hatırlasınlar.”
Urfa yakınlarında İttihat tetikçisi Çerkez Ahmet ve Nazım tarafından başı taşla ezilerek öldürüldü. Krikor Zohrab öldürüldüğünde 64 yaşındaydı.

Rupen Sevag
Ermeni şair, hekim, aynı zamanda Balkan Savaşı Gazisi olan Rupen Sevag, 220 Ermeni aydınından biri olarak 24 Nisan 1915 tehcir saldırısıyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya sürgün edildi.
Ermeni şiirinin önemli isimlerinden Rupen Sevag’ın asıl adı Rupen Çilingiryan’dır. Silivri’de doğdu. İlköğrenimini orada tamamladıktan sonra Bahçecik’e geçti, sonra Berberyan Okulu’na devam ederek 1905’te mezun oldu. Ermeni hekimler I. Dünya Savaşı öncesi, tüm Osmanlı coğrafyasında emsal teşkil edecek bir kampanya başlatmışlardı. Amaçları, çağın yeni bilgileri ışığında konferanslar ve açık oturumlarla hekimlerin yetilerini geliştirmekti. Dr. Rupen Sevag, bu kampanyaya aktif olarak katıldı. Katıldığı konferansın ertesi günü Çankırı’ya tehcir edildi.
Ermenice basında şiirleri çıkan, kara gözlerinden ötürü “Sevag” diye anılan bir şairdi Rupen Sevag. Sevdadan, yurt sevgisinden, Ermeni halkının acılarından ve yepyeni bir dünya hayalinden söz ettiği şiirleri büyük beğeni toplamıştı. 1913’te Azadamard’da yayımladığı “Bir doktorun defterinden koparılmış yapraklar” dizisi de beğeni toplamıştı. Hayatını İstanbul’da sürdürmek, orada tıp dersleri verip şiir yazmak istiyordu. 1914’te geldiler İstanbul’a, savaşın öngünüydü. Rupen Sevag tabip-subay olarak askere alındı. Makriköy’de görev yapıyordu. 24 Nisan 1915’te İstanbul’da Ermeni aydınları tutuklanıp Çankırı ve Ayaş’a sürüldüğünü öğrenince kaçmayı düşündü, ancak harekete geçemeden, üzerinde subay kıyafetleriyle tutuklandı. Onu Çankırı’daki tehcir grubuna kattılar. Şehirde hep korku içinde, gözetim altındaydılar. “Ayaş’a gideceksiniz!” diye toplananların öldürüldüğü haberleri geliyordu kulaklarına.
Rupen Sevag, Çankırı’dan, 1915’in Ağustos’unda, şair arkadaşı Taniel Varujan’ın da dahil olduğu beş kişilik bir grupla yola çıkarıldı. Tüney köyü yakınlarında öldürüldü. Rupen Sevag öldürüldüğünde 30 yaşındaydı.

Siamanto
Ermeni yazar Siamanto da 220 Ermeni aydınından biri olarak 24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. 37 yaşındaydı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Asıl adı Adom Yarcanyan’dır. Edebiyat tarihine Siamanto olarak geçti. Ermeni edebiyatında “Lirik Şiir”in en iyi temsilcisi olarak tanındı. 24 Nisan 1915 tutuklamaları sırasında diğer Ermeni aydınlarıyla aynı kaderi paylaştı.
1878’de Eğin’de, tüccar bir ailenin çocuğu olarak doğan Siamanto, 1891’de babasıyla birlikte İstanbul’a göç etti. Kumkapı’daki Miricanyan ve Üsküdar’daki Berberyan okullarında okudu. 1896’da, 18 yaşındayken, İstanbul’da Ermeni devrimcilerinin eylemlerine yönelik saldırıların hemen ardından yurtdışına çıktı. Paris’te, Avrupa Ermeni Öğrenciler Birliği’yle ve Abdülhamit rejimini devirmeye çalışan Taşnaklarla ilişki kurdu.
Manchester’daki “Vağvan Tzaynı” (Yarının Sesi) gazetesinde ilk eseri “Aksorvadz Khağağutyun” (Sürgün Edilmiş Barış) yayımlandı. Bu kitapta 1894-96 yıllarında Anadolu’da yaşanan katliamları anlattı.

Taniel Varujan
Ermeni yazar ve şair Taniel Varujan, 220 Ermeni aydınına yönelik 24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. 13 Ağustos 1915’te öldürüldü.
1884’te, Sivas’ın Pırtnik köyünde doğdu. 12 yaşında İstanbul’a gelip Beyoğlu ve Kadıköy’deki Mıkhitaryan okullarında okudu. Eğitimini Venedik’teki Murat Rafael Mıkhitaryan Okulu’nda sürdürdü. Buradan mezun olduktan sonra, Brüksel’deki Gandhi Üniversitesi’nde yüksek öğrenimine başladı. Bu yıllarda şiirleri, Pazmaveb, Keğuni, Anahid, Şirag, Razmig, Hayrenik gazetelerinde yayımlandı. Sonra öğretmenliğe başladı. 1912’ye kadar, Sivas ve Tokat’ta bulunan birçok Ermeni Lisesinin Müdürlüğünü yaptı. 1912’de İstanbul’a döndü ve Beyoğlu’ndaki Ermeni Katolik Lusavoriç Okulu’nun başına geçti. Bazı eserleri şunlardır: Sarsurner (Ürpertiler), Çartı (Kıyım), Dırdunçk Demircibaşyani.
13 Ağustos 1915’te 5 kişiyle birlikte Çankırı’dan yola çıkarıldılar. Aynı gün gece yarısı öldürüldüler.

* İHD Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun 24 Nisan 2009’da İstanbul Tütün deposunda düzenlediği “24 Nisan 1915 ve Ermeni Aydınlar: Tutuklandılar, Sürüldüler, Bir Mezar Taşları Bile Olmadı” isimli etkinlikten; Krikor Zohrab’ın, Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan “Öyküler” adlı kitabından yararlanıldı.

***

İstanbul’da 220 Ermeni aydınına yönelik 24 Nisan 1915 tehciriyle gözaltında kaybedilen veya kaybolduktan bir süre sonra öldürülmüş olarak bulunan Ermeni gazeteci, yazar ve şairlerin isimleri...

* Rupen Zartaryan, Ermeni yazar, 41 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Siamanto, Ermeni yazar, 37 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Yervant Sırmakeşliyan, Ermeni yazar, 45 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Armen Darian, Ermeni yazar, 23 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Levon Laents, Ermeni yazar, 33 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Erukhan, Ermeni yazar, 45 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Tılgadints, Ermeni yazar, 55 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

* Krikor Zohrab, Ermeni gazeteci, yazar, hukukçu ve milletvekili, 64 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonu kapsamında Çankırı’ya tehcir edildi. 15 Temmuz 1915 tarihinden sonra Urfa yakınlarında Çerkez Ahmet ve Nazım tarafından öldürüldü.

* Taniel Varujan, Ermeni yazar, şair, 31 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. 13 Ağustos 1915’te öldürüldü.

* Rupen Sevag, Ermeni şair, hekim, aynı zamanda Balkan Savaşı Gazisi, 30 yaşında
24 Nisan 1915 operasyonuyla İstanbul’da gözaltına alındı ve Çankırı’ya tehcir edildi. Ağustos 1915’te öldürüldü.



BELGE*
Meclis’te Zina Tartışması ve Krikor Zohrab

23 Temmuz 1908’de Meşrutiyet ilan edildi. Seçimler ertesinde, 27 Aralık 1908’de açılan Meclis-i Mebusan’da Krikor Zohrab da Dersaadet [İstanbul] mebusu olarak yer aldı.
... Zohrab, hukukçu milletvekili olarak kanunların şekillenmesinde önemli bir rol oynamakla kalmadı; cesur görüşleriyle de dikkat çekti. Ceza Kanunu’nun bazı maddelerini değiştiren bir kanun tasarısının görüşmeleri bu açıdan ilginçtir. Tasarının zinaya ilişkin 201. Maddesi epeyce tartışmaya yol açar. 18 Nisan 1911 günkü oturumda çeşitli mebuslar söz alarak zinada kadının ve erkeğin rolü ve suçluluk payı, tasarıda öngörülen cezalar vb. üzerine karşılıklı görüş belirtirler. Zohrab ise müdahalelerle geçen konuşmasında, erkek egemenliğine dayalı yaygın anlayışla arasına sınır çizer ve veled-i zina (gayrimeşru çocuk, ed.) kavramına da karşı çıkar.
Yayıncının Notu


... İptida-yı emirde bir haksızlık gözüme çarpıyor, [öyle] bir mecliste hâkimiyet icra ediyoruz ki biz orada hem müddei [şikayetçi], hem hâkimiz. Erkekler, kadınlar üzerinde olan hukukunu tahkim etmek için uğraşıyorlar. Meclis-i Mebusa’nın erkeklerden müteşekkil olması hasebiyle haklarını tahdit etmek istediğimiz kadınların vaziyetini munsifane [insaflıca], bitarafane düşünmekte zannedersem biraz aciziz; bu, beşeriyetin icabıdır.
... [Mansur Paşa’nın, neslin temizliğinin korunması görevi kadınlara verildiği için zina fiilinde asıl sorumluluğun kadınlara ait olduğuna dair sözlerini eleştirerek] Bendeniz başka bir nokta-i nazardan tetkik ederek görüyorum ki, bu cürümde en büyük kabahat erkeklerdedir. Erkekler için bilhassa ahkâm-ı islamiyyede taaddüd-i zevcat [çokeşlilik] vardır; demek, onlar, şehevat-ı nefsaniyelerini vüsat-i kâmilede [en geniş biçimde] icra etmek için her sühulete maliktirler. Kadınlar için bu vüsat [genişlik] yoktur, böyle bir selahiyete malik olan erkek, bununla iktifa etmeyip de öte tarafına geçerse, zannederim, ona nisbetle daha mahdut bir hakka malik olan bir kadına karşı kendi vaziyeti daha ağır olmalıdır. Fakat böyle olmuyor, sonra Ceza Kanununda erkeklere bir hak veriyorsunuz, eğer kendi zevcesini veyahut mahariminden birini diğeriyle bir münasebet-i nâ-meşruada bulunduğunu görürse, hatta onu katletmek selahiyetini veriyor. Bu müthiş selahiyeti kadınlara vermediniz.
... 20. asırda, yani yalnız beşeriyetin hukuk-ı ictimaiyyesi başlıca her şeye hâkim olan bir asırda ben bu nesebi tahrip meselesini anlayamıyorum. Kurun-ı vustada [ortaçağda] bu söz câri idi, fakat 20. asırda bu davalar mesmu olamaz [duyulamaz]. Kurun-ı vustada asilzadelik davaları vardır. O asırlarda ben falanın oğluyum, falan benim ecdadımdandır, bu veled-i zinadır, piçtir tabirleri cari idi. Bendeniz bu tabirleri kabul etmem. 20. asrın şerefi için ve bütün insaniyetin şerefi için bu tabirleri kemal-i şiddetle reddederim; bundan sonra dünya yüzünde yalnız insanlar vardır. Veled-i zinalar, piçler yoktur.
... Kanun-i Esasinin, zannederim bir maddesinde yahut ahkam-ı esasiyyesinde diyor ki, bütün Osmanlılar müsavidir. Eğer babası meçhul olduğundan dolayı zaten bedbahtlığa mahkum olan bir adamı siz Osmanlılık şerefinden mahrum ederek bir nakisa ile ebedi surette lekedâr edeceksiniz. Meşrutiyet kalır mı? Öyle ise, nesebi tahripten bahsetmeyin, babası meçhul olan Osmanlının diğerlerinden daha ziyade şâyân-ı himaye olması lâzım gelir. Ona, mayub [ayıplı] nazarı ile bakmak doğru değildir, onun velisi millet olmak lazım gelirken, bir veli-i hususisi olmadığından dolayı onu himaye etmemek, Meşrutiyete layık mıdır? Benim nazarımda bir çocuk dünyaya geldiği günden itibaren diğer çocuklara tamamiyle müsavidir. Bu müsavat itibariyla benim için elzem olan, millet-i Osmaniyyenin menafi-i umumiyyesidir. Yoksa, bir pederin veyahut bir ailenin şeref-i hususisi bana ancak ikinci derecede tesir eder. Velhasıl, nesebi tahrip meselesini ben mühim bir mesele addetmem.
... Efendiler, herkes bir ailenin muhafaza-i namusunu ister. Bunu istemeyen hiçbir kimse yoktur. Zira bütün milletin mazbutiyeti, ailenin mazbutiyetiyle olur. Bir millet de bir aile-i vâsia [geniş aile] demektir. Aile-i vâsiada inzibat ve namus aile-i sagiredeki [küçük ailedeki] inzibat ve namus ile kaimdir. Bunda müttefikiz. Fakat soruyorum: Bu sizin teklif ettiğiniz madde namus-ı aileyi temin mi eder, ihlal mi eder? Biraz tetkik edersek göreceğiz ki, tamamiyle ihlal eder. Ve bütün mütemeddin devletlerde ihlal etmiştir ve bugün her devlet, eğer erkeğin tegallübünden hâsıl olan hislerden vâreste olmasa, bu maddeyi tutup atacaklar. Bunu size temin edebilirim.
... Bu madde-i kanuniyye hiçbir şey temin etmez. Bütün fikrimi yoruyorum ve arz ettiğim gibi, ben de sizin hislerinizle mütahassisim, ben de erkeğim, ben de aile sahibiyim, ben de sizin gibi hiss-i namus taşımakla beraber vâz-ı kanun sıfatıyla mütereddidim. Diyorum ki, bu madde, temin-i namusa medâr olmaz, belki aksine hizmet eder.
... Hülasa, ben derim ki, bu madde-i kanuniyye, öteden beri erkeklerin kadınlar üzerinde icra eylediği tagallüpten, eski asırlardan kalma bir şeydir.
Bendeniz derim ki, bu gibi ahkâmda mademki büsbütün ilga mümkün olamıyor, yapılacak şey, hiç değilse hadd-i asgariyi daima azaltmak, cezayı bir seneden değil, belki sekiz günden itibar etmeli ve çünkü efendiler, iyi biliniz ki bir kadınla bir erkeğin temasından mutlaka en ziyade saik-i cürm olan, daima erkektir. Bunu bilmemiz lazım gelir. Zira her erkekte kadına nisbetle daha ziyade hürriyet var, nüfuz var, vesait var. Aksi sabit oluncaya kadar denilebilir ki, kadın iğfal olunur, erkek iğfal eder.
Şu ahvale göre, biz erkeklerden müteşekkil bir kuvve-i teşriiye [yasama gücü], belki de farkına bile gitmeyerek bizde öteden beri mevcut olan hiss-i tabii neticesi olarak eski itiyatlarda devam ve bu maddeyi kabul ediyoruz. Hiç değilse vaz eylediğimiz cezanın tahfifini [hafifletilmesini] teklif ediyorum.
(Meclis tutanaklarından aktaran Osman Köker, “Meclis-i Mebusan’da Zina Tartışması’, Toplumsal Tarih, sayı 56, Ağustos 1998, s.13-20.)

* Bu belge, Aras Yayıncılık tarafından Aralık 2001’de İstanbul’da yayımlanan “Osmanlı Meclisinde Bir Ermeni Mebus / KRİKOR ZOHRAB – ÖYKÜLER” adlı kitaptan (s.181) alındı.

31 Mayıs 2010 Pazartesi

NECATİ ABAY KİMDİR

Türkmen yörüklerine mensup bir ailenin çocuğu olarak 1956 yılında Denizli’de doğdum. İlk okulu, Denizli’ye bağlı Acıpayam ilçesinin Gireniz Çiftlik köyünde okudum. Ortaokul, lise ve yüksek öğrenimimi Denizli’de tamamladım.
İlk mesleğim öğretmenliktir.
Asıl mesleğim ise gazeteciliktir.
Halen Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun (TGDP) sözcülüğünü yapmaktayım.
Gazeteci ve yazar kimliğimle kalemimi 35 yıldır ezilenlerden yana kullandım, kullanıyorum. Özgürlük ve demokrasiyi, sosyalizmi, ezilenlerin çıkarlarını savunduğum için çeşitli bedeller ödedim, ödüyorum.
Yüzbinlerce insan gibi ben de 12 Eylül cuntası döneminde sosyalist kimliğim nedeniyle gözaltına alındım, işkenceye maruz kaldım ve tutuklanarak İstanbul-Metris Cezaevine konuldum. Komünizm propagandası yaptığım gerekçesiyle 141. maddeye muhalefetten 8.5 yıl ceza aldım. Daha sonra düşünce suçunu yasaklayan bu maddenin kaldırılmasıyla birlikte sabıkam da ortadan kalktı. Ancak hileli yöntemlerle 141. Maddenin yerine başka maddeler devreye sokulduğundan sonraki yıllarda da düşünce özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını savunduğum için tutuklamalara maruz kaldım. Açılan davalar beraatle sonuçlandı. Ancak 2003 Nisanında Atılım gazetesinde çalışırken yeniden tutuklandım ve Tekirdağ F Tipi Cezaevine konuldum. Müebbet hapisle cezalandırılmam istendi. 6 ay sonra yapılan ilk duruşmada serbest bırakıldım. Bunun ardından Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun (TGDP) kuruluşunda yer aldım. Kendim gibi tutuklanan gazeteci ve yazarların özgürlüğü için mücadele yürüttüm, yürütüyorum.
2004 yerel seçimlerinde İzmit Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için bağımsız sosyalist aday oldum. 2007 Milletvekili seçimlerinde de İzmir 1. Bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı oldum.
Evliyim ve bir kızım var.